DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
A.Yeşim Çalay Yünük -Sosyolog - Aile Danışmanı-
A.Yeşim Çalay Yünük -Sosyolog - Aile Danışmanı-
Giriş Tarihi : 16-08-2022 04:02

İletişim, Aile İçi Etkili İletişim, Ben Dili, Olumlu İlgi

Biz insan nesli; 7 kıta, 208 ülkede 7111 farklı dil konuşan , üçü semavi din olmak üzere mezhepler ile birlikte binlerce farklı inanışta ,farklı renk ve kültürlerde her biri kendine özgü duygu, düşünce, mizaç , karakter ,davranış ,aile ,eğitim, kültür ,köken, dil kombinasyonunda ayrı bireyler  olsak da aynı göğün altında, aynı yerin üstünde bir araya gelmiş 7.794.788.729 kişiyiz.      

Dışarıdan bakıldığında insana çok zengin bir çeşitlilik aynı zamanda da çok büyük bir karmaşa hissi veriyor değil mi? Ya içeriden bakıldığında? Bir insan kendi içinde kaç kişidir?  Yanlış okumadınız, insanın içinde kaç kişi olduğunu sordum.    

Söz konusu iletişim olduğunda insanın kendi iç dünyası da ikinci bir kişi olarak kabul edilir, diğer bir deyişle insan kendisiyle de iletişim kurabilir, kendi iç dünyasına gönderdiği mesajların geri bildirimlerini alabilir. İnsanın kendisiyle etkili ve sağlıklı iletişim kurabilmesinin yolu da duygularını ve kendini tanımaktan, psikolojik gürültüleri (sabit fikir, ön yargı, taraf tutma, dayanaksız varsayım, peşin hüküm vb.) bertaraf etmekten geçer.       

İletişim: kişinin (kaynak), bir başka kişiye (hedef) gönderdiği mesajın kendisine yansıması (geri bildirim) şeklinde bir döngüdür. Bu döngünün sağlıklı işleyebilmesindeki en önemli nokta, doğru mesaj gönderebilmek (anlatmak), mesajı doğru alabilmek (anlayabilmek) ve mesajın anlaşıldığını karşı tarafa yansıtabilmektir (geri bildirim). Uzun lafın kısası doğru anlatabiliyorsak, doğru anlayabiliyorsak, anladığımızı, anlaşıldığını karşımızdakine doğru yansıtabiliyorsak, karşımızdaki kişi anlaşıldığımızı bize yansıtabiliyorsa iletişim olur.         

Atalarımız her ne kadar “insan konuşa konuşa anlaşır “demiş olsa da insan sadece konuşarak mı anlaşır (mesaj gönderir)? Tersinden sorayım. Konuşmak sadece sözle mi olur? Elbette hayır. Yapılan araştırmalara göre, iletişimde sözcükler %10, beden dili %60 ve ses tonu %30 etkili.  Bu demek oluyor ki söylediklerimizi duruşumuzla ve üslubumuzla desteklemediğimizde anlatmak istediğimiz şeyin en iyi ihtimalle onda birini anlatabiliriz, dahası suratımız sirke satarken ağzımızdan damlayan balı heder etme riski de var.  

Uzun bir giriş oldu, gelelim asıl meseleye. İnsanız , hepimizin insan olmaktan kaynaklı az ya da çok zaaflarımız, geçmiş yaşantılarımızdan beslenen yaralarımız, güçlü, zayıf yönlerimiz, değerlerimiz, prensiplerimiz, zevklerimiz, beklentilerimiz, özlemlerimiz, duygularımız, duygusal ,fiziksel ,sosyal ihtiyaçlarımız ,düşüncelerimiz, inançlarımız ,kendimize özgü karakterlerimiz, kendimizi ifade etme tarzlarımız var ve söz konusu iletişim olduğunda kendi bünyemizde dahi tek başına değilken sosyal , fiziksel, duygusal açıdan yakınımızda olan insanların da farklılıkları ve beklentileri bizimkilerle bir araya  gelince  çatışma kaçınılmaz . 

Çatışma deyince gözünüz korkmasın, bahsettiğim duygu, düşünce, zevk, beklenti vb. farkı. Aman ha kavga gürültü değil. Çatışma doğru yönetildiğinde kişilerin birlikte yaşam becerilerini arttıran, ilişkileri farklılıklarla zenginleştiren, kişilerin bakış açısını genişleten ortak hayatı renklendiren çok değerli bir kavram, aksi taktirde ya hiç kimseyle anlaşamaz ya da anlaştıklarımızın fotokopisi olurduk. Otantikliğimiz (kendimize özgü halimiz) kaybolur, ya ilişkide olduğumuz kişileri kendi beklentilerimize uydurmaya çalışır, ya aynını bize yaptıklarında silinir veyahut da toptan gemileri yakar, bir köroğlu bir ayvaz kendiniz ve iç dünyamız  yaşar giderdik de, nereye ? İnsan sosyal bir varlıktır. (Elbette insan zaman zaman yalnız kalmayı, tek başına bir şeylerden keyif almayı da öğrenmeli, konumuz aile içi etkili iletişim olduğu için bu başka bir yazının konusu.)

Kendi bünyemizde dahi tek başına değiliz, hepimiz farklıyız, farklı beklentilerimiz var, farklılıklar bir araya gelince çatışma kaçınılmaz … E, peki nasıl anlaşacağız? Çatışmalardan kaynaklanan tartışmaları nasıl doğru yöneteceğiz? Etkili iletişimi nasıl kuracağız? Cevap: Karşılıklı iyi niyet, çaba, sınırlara saygı, kabul (istisnai durumlar haricinde), doğru dil ve üslup, empati, olumlu ilgi gerisi çorap söküğü  …

Nasıl mı? Öncelikle toplumdaki yaygın inanışın aksine anlaşmanın   aynı fikirde, beklentide olmak  karşımızdaki kişinin isteklerini bire bir kabul etmek ,kendi beklentilerimizi karşı tarafa dikte etmek ya da hep orta yolda buluşmak olmadığını kabul ederek .  Anlaşmak ilişkide olduğumuz kişi ya da kişilerin (eş, sevgili, arkadaş, anne, baba, çocuk), duygu, düşünce ya da isteklerini onaylamasak da saygı duymaktır, onları sadece bizim beklentilerimizi karşıladıklarında değil, kendi bütünlükleri içinde bizden farklı yönleriyle de kabul ettiğimizi onlara yansıtabilmektir . Beklentilerimiz gerçekleşmediğinde yaşadığımız hayal kırıklığını , öfkeyi  karşı tarafa saldırarak   hafifletme yanlışına düşmeden  kendi olumsuz duygularımızın  sorumluluğunu almak( öfke , kırgınlık vb. olumsuz duyguların  her zaman karşımızdaki insanla yaşadığımız sorundan  kaynaklanmayabileceğini(psikolojik gürültü) göz önünde bulundurmak ), aynı  duyguları karşımızdaki kişilerin de hissedebileceğinin farkında olmak ve olumsuz duyguları yıkıcı yıpratıcı olmadan doğru bir şekilde ifade edebilmektir  . Bunu yapabilmenin en etkili yolları “olumlu ilgi” ve “ben dili” kullanmaktır 

Ben Dili: olumsuz bir durum ya da davranış karşısında hissettiklerimizi, dolambaçlı yollara sapmadan, saldırganlığa düşmeden, üstüne bir şey katmadan, intikam duygusundan arınmış halde, karşımızdaki insanın  kişiliğine saldırmadan, genellemeden, niyet okumadan, peşin hükümlü olmadan, hakaret etmeden, suçlamadan, suçlu hissettirmeden, aşağılamadan, tehdit etmeden, kışkırtmadan, yalın ve net bir şekilde ifade edebilmektir. Ben dili özellikle aile içi anlaşmazlıkları büyümeden, kavgaya dönüşmeden, ilişkileri tüketmeden çözme yolunda atılabilecek en etkili adımlardan biridir. Ben dili kullanıldığında, öfke ve kırgınlıklarınız ifade edilememekten ,yanlış ifade edilmekten dolayı içinizdeki ateşi harlamaz, söyledikçe bilenmez karşınızdaki kişiyi de bilemezsiniz. Karşılıklı ben dili kullanabilmek, bumerangları toprağa gömmektir (yanlış ifade bumerang gibidir, sizin ağzınızdan çıkar karşı tarafa çarpıp döner, yine size çarpar sonra karşı tarafa sonra tekrar size …) yani karşılıklı kendi sözlerinizle yaralamamak ve yaralanmamak , kısırdöngüye düşmemektir  …        

Ben dili, yaşanan herhangi bir olumsuz durum, çatışma, sorun vb. karşısında, karşıdaki kişiyi hedef almadan duruma, davranışa odaklanıp sorunların büyümeden çözülmesine, olumsuz duyguların sağlıklı bir şekilde ifade edilebilmesine olanak verir. Mesela birisi size yanlışlıkla çarpıp düştüğünüzde” önüne baksana, kör müsün, yürümeyi bile beceremiyorsun, senin yüzünden düştüm, dikkatsiz, bencil, sinkaf,sinkaf …” demek yerine “dikkatsiz davrandın , düştüm canım acıdı, utandım “diyebilmektir.       

Ben dili, karşımızdaki kişinin bizi anlamasına(karşılıklı), savunmaya hatta karşı saldırıya geçmeden sorun çözmeye gönüllü olmasına yardımcı olur. Ben dili aynı zamanda, olumsuz duygulara sebep olan davranışı  değiştirme iradesini  karşımızdaki kişinin tercihine bıraktığı için kişiliğe ve kişisel alana , sınırlara  saygı içerir.        

Bazen sadece ben dili kullanmak tek başına yeterli olmayabilir. Eğer sadece anlaşılmak ve isteklerimizin yerine gelmesi amacıyla ben dili kullanıyor, kendimizi karşı tarafın iletilerine kapatıyorsak ben dili anlamını yitirir. Bazen de karşılıklı ben dili kullanıldığı halde yine bir şeylerin eksik kaldığını, anlatmak, anlaşılmak ve sevilmenin yanında   kabul görme ihtiyacını da hissederiz. Burada “olumlu ilgi” devreye girer .Olumlu ilgi  karşımızdaki kişinin( eş, çocuk, ebeveyn, arkadaş) olumlu yönlerini    ona söylemek ,  aynı zamanda olumsuz yönlerini de  görmezden gelmeyip  ifade edebilmektir . Önce olumluyu görüp vurgulamak sonra olumsuzları göstermek karşımızdaki kişide her yönüyle kabul edildiği duygusu uyandırır. Mesela 10 sorudan beşini cevaplayan çocuğunuza “yarısını yanlış yapmışsın, çalışmıyorsun “ gibi olumsuz reddedici yargılayıcı ifadeler yerine  “5 tane soruyu doğru cevaplamışsın, kalanları da çözmeyi denesen mi “ gibi teşvik edici ve durumu aynalayıcı  ifadeler kullanmaktır.          

Etkili iletişim karşılıklı bir eylemdir, kişiye karşı, mütemadiyen konuşarak, suçlayarak, yargılayarak, yok sayarak, duymayarak, küserek, susarak yapılan şey etkili iletişim değildir hatta iletişim değil bir çeşit maruz bırakmadır. Etkili iletişim karşımızdaki kişiyi ikna etmek, sıkıştırmak, mecbur bırakmak, üstün gelmek, aşağı düşürmek, bizimle aynı fikirde olmadığı için düşman ilan etmek, haklı çıkmak adına devamlı açık aramak da değildir. Doğru üslupta, ben dili ile, doğrudan davranışı/sorunu konu alan ve çözümü hedefleyen, karşılıklı anlama ve anlaşılma çabasıyla, iyi niyetle başlanan ve devam edebilen her diyalog etkili iletişimi inşa eder, ilişkileri olumlu yönde besler, geliştirir diyerek sözü bağlayalım .Hayatınızda  etkili iletişim , ben dili ve olumlu ilginin çoğalması dileğiyle…

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA