DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
A.Yeşim Çalay Yünük -Sosyolog - Aile Danışmanı-
A.Yeşim Çalay Yünük -Sosyolog - Aile Danışmanı-
Giriş Tarihi : 16-08-2022 04:36

Evlilik

“EVET”: evliliğin kanunen gerçekleşebilmesi için gerekli irade beyanı. Nikah memuru ve şahitler huzurunda “Evet” diyerek resmen evleniyoruz, peki ya gerçekte? Gerçekte neye evet dediğimizin ne kadar farkındayız? Görünürde saydığımız evlilik nedenleri ne kadar gerçeği yansıtıyor? Kendi gerçeğimizin ne kadarını biliyoruz, kendimizi ne kadar tanıyoruz?        

Kafamızdaki hayale mi, ebeveynlerimizin kopyası olmaya mı yoksa gerçekten karşımızdaki insanı her yönüyle görüp kabul ederek ömür boyu can yoldaşlığına, ruhen ve fiziken çoğalıp aile olmaya mı evet diyoruz? Yarım kalmış yanlarımızı tamamlamak için mi, hakkımız olanı(layığımızı) bulmak için mi, başkalarının yaralarını sarmak için mi, başka türlüsünü bilemediğimizden talihimiz, tarihimiz tekerrür ettiği için mi evleniyoruz?             

Anne Ancelin Schützenberger der ki “başka bir ailenin içine tesadüfen girmeyiz: evlenip bizimkine benzer bir aileye bağlanırız “. Bowlby de derki çocuklar aile deneyimlerinden yola çıkarak “ilişkiler için içsel bir çalışma modeli  geliştirerek bu deneyimleri başka insanlara aktarırlar”. Olumlu deneyimler ilişkilerde olumlu beklenti ve davranışlara, olumsuz deneyimler ise kendimiz dışında herkesten özellikle eşlerden olumsuz beklentilere neden olur. Bir başka deyişle, çocukluğumuzdan içimizde (bir önceki yazımızda bahsettiğimiz limbik sisteme işlenen duygu hafızasında) ne varsa evliliğimizde karşımıza çıkan muhtemelen odur. Kabul etmesi zor olsa da evlilik ilişkisi içinde yaşadığımız bir kısım olumsuzluğun nedeni; içten içe o olumsuz duyguyu / imajı  beklememiz , karşımızdaki insanın gerçekliğinden uzaklaşmamız hatta  evli olduğumuz insanı bilinçdışı olarak  hayalimizdeki (duygusal hafızamızdaki ) insana benzemesi için farkında olmadan yontmaya çalışmamız, nesneleştirmemiz, kendi öznemizden kopup ebeveynlerimizin gömleğini giymemiz ya da bütün bu bahsedilenlere maruz kalmamız olabilir. Hatta farkında olmadan geçmiş acılarımızı evli olduğumuz insan üzerinden tekrar tekrar yaşayıp iyileştirmeye çalışıyor dahi olabiliriz …     

“Her çocuğun üç ebeveyni vardır; annesi, babası ve anne-babası arasındaki ilişki. Üçüncü ebeveyne dikkat edin “(Byron Norton 2015)        

Sorunlu aile ortamında, inciten, gelişimimize engel olan, duygularımızı örseleyen ebeveynlerle büyümüş olabiliriz, bir ebeveynimizin ihmalini diğeri telafi etmeye çalışmış olabilir, ayrı ayrı bize iyi davranan ebeveynlere sahip olabiliriz, anne baba sevgisini, olumlu ilgiyi yeterince almış da olabiliriz, bir ayrıntı daha; anne baba ihmalinde ebeveyn yerine ikame edilen büyük kardeş ya da anne babayı abla -ağabeyinde arayan küçük kardeş de olabiliriz. Resimlere ayrı ayrı baktığımızda her şey yeterince iyi hatta güllük gülistanlık olabilir. Peki ya parçalar birleştiğinde resmin bütününde anne baba ilişkisi içinde çocuk olarak kendimizi nereye koyduk? Hangi rolü yüklendik, bize neyi ve nereyi biçtiler? Aile bireyleri olarak sağlıksız ilişki üçgenlerinde (kurban-zorba- kurtarıcı), (zalim, mağdur, gözlemci) rollerinden hangisindeydik? Mesela sorun yaşarken, kriz yönetirken, sorunlara çözüm ararken hep katlanan, kendini mağdur hisseden taraf mı, olayları uzaktan gözlemleyip susan mı, sorunu çıkaran, her şeyi mesele haline getirip şikayet eden, çözüm için kendi istek ve yöntemlerini karşısındakine dayatan mı, yoksa yukarıdan uzanan bir el gibi kendini “her şey iyi olsun, herkes kurtulsun” idealine adayan taraf mı? Ailemiz, ebeveynlerimiz ikili ilişki içinde birbirlerini ne kadar kabul ediyorlardı, kriz yönetimleri nasıldı, birlikte yaşamaya, gelişmeye, olgunlaşmaya ne kadar gönüllü, yürümediğinde sağlıklı bir şekilde ilişkiyi bitirmeye ne kadar ve muktedirdiler ve biz evlendiğimiz güne kadar yaşadıklarımızdan ne öğrendik?                

Hatalı ebeveyn tutumlarının çocukların evlilik hayatına nasıl yansıdığına dair birkaç örnek ile devam edersek :       

Anne cinsiyetiyle barışık, sağlıklı biriyse kızının da öyle olması muhtemeldir aksi taktirde kız cinsiyetine bağlı rolleri annesi üzerinden olumsuz olarak deneyimliyorsa, kendi yaşamında ve evliliğinde güvensiz olabilir.      

Anne oğluna, kendi babasından, eşinden beklediği rolleri yüklüyor ve değer duygusunu çocuğu üzerinden kazanmaya çalışıyorsa çocuğun kafası karışabilir, annesi ile ilişkisinde çözemediği anlamadığı şeyler iş yaşamını, evliliğini etkileyebilir. Bazı durumlarda bu çözülememiş ilişkilerin yükünü taşıyan erkekler eşlerine anneleriymiş gibi yaklaşabilirler.      

Kızını aşırı sevip kollayan hatta kıskanan babalar, kızlarının hayatına “doğru insanı bulamam, öyle biri yok “çaresizliği bırakıyor olabilirler.       

Kızlarını aşağılayan ya da saldırgan davranan babaların (muhtemelen annesinin babasından aynı davranışları gördüğüne şahit olmuş ya da annesi ile sağlıklı bağlanma ilişkisi kuramadığı için hala içlerinde öfke taşıyorlardır) kızlarının olgun bir evlilik ilişkisine girmesi, ikili ilişkilerde birine duygusal olarak bağlanması çok zor olabilir. Kontrolsüz, şiddete meyilli eş seçme ihtimalleri de yüksektir.   

Hayatın akışı içinde pek çok olumsuz durumla karşılaşmış olabiliriz, önemli olan tek başına ne yaşadığımız değil, yaşadıklarımızdan bize, kişiliğimize ne kaldığıdır. Bu konuda kendimizi ne kadar tanıyoruz(farkındalık), geçmiş deneyimlerimizi ikili ilişkilerimize ne kadar yansıtıyoruz, görünürdeki isteklerimiz ve duygularımız gerçekte, zihnimizin gerisinde yatan duygu ve beklentilerle aynı mı? Öncelikle kendimizi olumlu olumsuz taraflarımızla ne kadar kabulleniyoruz, içimize ne kadar bakıyoruz (iç görü), dışarıdan beklediklerimizi kendimize ne kadar veriyoruz? Diğer bir önemli nokta ise evliliği ne olarak gördüğümüz; iki bireyin kesişim(paylaşım) bölgesi mi? birinin odak noktası olduğu diğerinin etrafında döndüğü sağlıksız bir bağlanma ilişkisi mi, sadece evlilik kavramının odak noktası olduğu iki tarafın başka ortak yönü olmadığı halde sürekli bir başarısızlık kaygısıyla sürdürmeye çalıştığı kutsal kabul edilen bir kuruma bağlılık mı?      

Son olarak  bu yazı; kendimizi tanıdığımızda , sorunları algılayış biçimimizin değişebileceğini, evliliklerde krize sebep olan pek çok durumun sebebinin görünürdeki beklenti ve anlaşmazlıklarımız olmayabileceğini, içimize bakıp keşfettiğimiz pek çok duygunun mevcut ikili ilişkilerdeki sorunlarımızı çözmeye bizi yaklaştırabileceğini, kendi tercihimiz zannettiğimiz bir çok davranışın kendi kişiliğimizle değil sorgulamadan uyguladığımız hatalı bilgi ,kabul ve roller olabileceğini ,kendimizi keşfedip ,kimliğimizi aktive ettiğimizde (farkında olmadan kendimize yüklediğimiz rol ve kalıp yargılardan sıyrıldığımızda, kendimize ait olmayan düşüncelerden uzaklaşıp gerçek kişiliğimize ulaştığımızda) hayatımızı olumsuz etkileyen bir kısım sorunların kendiliğinden ortadan kalkabileceği göz önünde bulundurarak yazıldı. İlişkilerde yaşadığımız sorunların kökenlerini, olumsuz duyguların gerçekte kime yöneldiğini fark etmek bize çok daha geniş bir bakış açısı ve daha yüksek sorun çözme becerisi kazandırabilir…      

NOT:  İkili ilişkiler söz konusu olduğunda hangi toplumda olursak olalım, toplumların kendi iç dinamikleri değişkenlik gösterse de cinsiyet temel ayrım ve belirleyici neden. Her insan kendi kişilik kombinasyonu içinde cinsiyetinin getirdiği özellikler ve bakış açısı da taşır. Meseleyi basit kadın erkek çatışması, evlenme ritüelleri, amiyane sosyal medya kavgalarına ya da sosyal medyanın aşırı şişirdiği cinsiyet kaygılarına/rollerine dökmek yerine bilimsel gerçeklerin ve araştırma sonuçlarının ışığında değerlendirmek daha adil ve doğru olacaktır. Bu yüzden evlilik ilişkisi dediğimizde genel geçer moda davranış görüntülerini/örüntülerini değil de kökenindeki gerçek duygu ve beklentiyi düşünmek konunun anlaşılabilirliği ve objektifliği bakımından daha sağlıklı olacaktır. 

 

KAYNAKÇA:      

Ruppert F, Travma Bağlanma ve Aile Konstelasyonları .Kaknüs 2014       

Tekneci M, Yakın İlişkilerin Gizli Anlamları. Yakamoz 2016        

Schützenberger Anna A, Psikosoybilim .İş Bankası Yay 2019       

Keçe C, Umut Odaklı Evlilik Terapisi Ders Notları Cised 2020       

Özakkaş T, Ego Durumları ve Kimlik Oluşumu 9.BPT Ders Notları Psikoterapi Enstitüsü Yay.2014

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA