14 Mayıs 2023 Seçimi ve Düşünülmeyenler...

Siyaseti hiç sevmiyorum. 
Ancak ne hikmetse hep şahsım bir tarafçı bilinirim ve öyleymiş gibi de en küçük bir siyasi durumda, "Bak gördün mü?" diyerek eleştirilirim. 

Siyaset benim için sandığa gidip oyumu verdiğim an başlar ve oyumu kullanıp sandığa zarfı attığımda biter. 

Maalesef bugüne kadar da önümüze konulan isimler halkın değil, dış güçlerin derin devletlerinin koyduklarıydı.

Her ne kadar milli olan insan sayısı az olsa da, adam gibi, vatan, millet, devlet için mücadele eden çok siyasetçimiz de var. Rabbim hepsinden razı olsun ama bir kaç arsız, hırsız, yolsuz hep karşı taraf ve avanesi tarafından öne çıkarılıp tüm siyasete bulaşanlar öyleymiş havası o kadar çok ki...

İşte tam da bu sebepten ben hep uzağım.

Ağzı olanın konuştuğu, konuşana da bir fırsat verilse... Aç tavuğun buğday ambarına düşmesi gibi, çamur attıklarından beter olacağını da adım gibi biliyorum. Çünkü o kadar şey gördüm ve yaşadım ki...

Kısacası...
Ne öyle ne de böyleyim. Ne "Ocuyum" ne de "Bucu". Öcü hiç değilim.
Devletçiyim, milletçiyim, vatanını, milletini çok seven... Kırmızı çizgim olan, devlet, vatan, millet, ecdat, din, örf ve adetime sövmeyen baştacım...

Alemi İslam'ın birlik ve beraberliğini isteyen...
Ayasofya'nın açılacağını önceden yazanlardan da  birisiydim...

Kırmızı çizgime sövülen, çamur ağızlarla laf söylenen yerde olmam, çamur ağızlara da kim olduğuna bakmadan...
Makam, mevki demeden,  mal, mülk, güç diye düşünmeden en üst perdeden tepkimi gözümü karartıp ortaya koyan sıradan bir vatan evladıyım.

Netice...
Şuan yazdıklarım bir duyum, bir bilgi, bir haber ya da belge değil.
Tamamen kendi düşüncem. 

Beni tanıyanlar bilir. Bilgi ise de bilgidir demekten çekinmem.

Dün geç saatlere kadar soluksuz izlediğimiz seçim ve seçim sonuçları...

Dün, Türkiye uçurumun kenarından döndü şahsımca.

Ya Rabbimin bu millete bir yardımı deyin ya da Rabbimin izniyle görünmeyen derinlerde devletimizin bir müdahalesi.

Ama tek gerçek vardı. Ülke uçurumdan döndü.

Ülke kardeş kardeşin katili olabilecek çok ama çok büyük bir operasyondan tereyağından kıl çeker gibi alındı.

Daha oyların yüzde 25'i sayılmışken Belediye Başkanı bildiğimiz kişilerin provokasyon kokan, ilerleyen saatlerde neler olacağının sinyalini veren açıklamalarını düşünün.

"Kazandık, 13. Cumhurbaşkanı, Anadolu ajansı, oylarımız, sandıklarımız, Yüksek Seçim Kurulu, uyku yok bu gece vs..."

Tabi planlanan operasyon ellerinde patlayınca, "İçimden geçeni, hayalimi dedim" dediler.

Bu kadar yani. Bu kadar basit öyle mi?

Ben de sizin gibi hayallerimi, gönlümden geçenleri böyle fütursuzca, insanları tahrik ederek söylemeyi sizden iyi bilirim ama... Haddimizi bizler biliriz.

Uzatmayacağım, sadece herkes şunu lütfen "Ocu, Bucu' olarak değil...
Vatanını, memleketini, milletini seven...
Evladının, torununun geleceğini düşünüp, "benim başka gidecek vatanım yok" diyenler olarak düşünün.

Varsayalım Cumhurbaşkanı yüzde 50.05 gibi bir oy farkıyla kazandı.

Hani, ilk turda 49.51 gibi bir rakamla seçilemedi ya.

Ne olurdu sizce. Daha yüzde 25 oy sayılır sayılmaz ortaya atılanları, saçılanları düşününce...

İşte tam da dananın kuyruğunun koptuğu yer.

Sokaklara insanlar çağırılacak, karşı taraf da bunu görünce inecek ve....

Bu planın devamı, "Türkiye'de iç savaş çıktı. NATO üyesidir. Bize müdahale etmek düşer" diyerek ülkeye işgal girişimi.

Çünkü, senin NATO'nun ne zaman Türkiye'ye askeri müdahale edilebilir diye 1 Haziran 2016'da Bakanlar Kurulu imzasıyla çıkan kararın var. 

"24 Mayıs 2016'da Başbakan olarak göreve başlayan Binali Yıldırım, bir gün sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ilk kez Bakanlar Kurulu'na, bir sonraki gün ise MGK'ya katıldı. 

Dışişleri Bakanlığı, bu MGK'da Bakanlar Kurulu'na bir NATO teklifi sundu. Teklifi 30 Mayıs'ta karara bağlayan Bakanlar Kurulu'nun sunduğu teklif, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onaylamasıyla 1 Haziran 2016'da Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. 

5 bölüm halindeki 24 maddeden oluşan karar ile... 

“Türk askerlerinin yurt dışında; NATO askerlerinin ise Türkiye'de ‘TBMM kararı' olmadan konuşlandırılmasına” izin verilmiş oldu. 

Size birşey diyeyim mi?...

Tekrar söylüyorum bilgi, belge ya da duyum değil.

Rahmetli yazarım Mahir Kaynak'ın dediği gibi, "Bana bilgi gelmez. Dört duvarın ortasında oturur ve bir olayı çözerken önüne ve sonuna bakar faili çözerim". 

Önüne bakıyorum, siyasi olarak ülke karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş halde.

Tekrar bakıyorum, terör örgütleri dahi aleni şekilde "şunu destekleyin, bunu destekleyin" diye salya sümük kusuyorlar.

Bir başka tarafa bakıyorum, "O' gitsin de... Gelsin Amerika yönetsin, İsrail yönetsin. Yeter ki 'O' gitsin diyebilecek kadar gözlerini kin bürümüş bir güruh...

Öteye bakıyorum, tüm bunları sessiz sedasız ama dikkatle takip edenler...

Takip değil sadece, "Bu sefer 'Gezi' gibi olmayacak. Bu sefer 15 Temmuz darbe girişimi gibi olmayacak. Hadi çıkın sokağa. Bu sefer elimizde bayrakla değil... Çıkan kefenini ya da sarı torbalarını yanlarına alıp çıksın" diyenler.

"Erzurum'da taşlandık" diye milleti galeyana getirmeye çalışanlar gibi değil...

Devletin otobüsünü yakan, taşlayan, saldıran, duvarlara paçavralarını asanlar o zaman olduğu gibi bu sefer o meydandan çıkamayacaklar" diyenler de bir tarafta.

Düşündünüz mü neler olabileceğini?

Bir de bu taraftan bakmak en doğrusu olacak. 

Belki de dün gece Cumhurbaşkanı seçimleri ikinci tura bırakmadan 50 küsürle kazandı ama...

İşte, bence tüm bu gerçekler ortadayken, bu seçim açıklanan sonucuyla en doğru bir şekilde, tereyağından kıl çeker gibi karşı bir  operasyonla yurt içindeki maşaların ve dış güçlerin kafalarına geçirilmesiyle ilk turu tamamlandı.

Aksi durumda mı?...

İşte...
Bugün ben bile bu şekilde, epeydir gelmediğim bu parkta şu an bunları yazamıyor olacaktım belkide. 

Çok büyük bir yıkım operasyonu...

Devlet aklıyla o operasyon 'peşindekilerinin' kucağında patlatıldı.

Çok şükür ki, bir uçurumdan döndü bu millet ve bu devlet dün gece.

Şahsi düşüncemdir.

Demokrasi varsa bu ülkede, bu da benim düşüncemdir. Buna ne kadar saygı duyulursa ben de onlara o kadar saygı duyarım.

Şimdi ikinci tur. 

Tehlike bitti mi?

Hayır.

Ama çok şükür köklü bir devletimiz var ki her türlü tuzağı 16 Mayıs 2006' dan beri bertaraf ederken savunmada kalmayıp çok şiddetli bir şekilde o dış güçlere karşı operasyonlarla da hadlerini bildiriyor.

Ancak...

Bizler de toplum olarak dost ve düşmanı karıştırmayalım. 'A' partililer 'B' partililere hain ve düşman olarak bakar oldu.

'B' partililer de 'A' partililere aynı düşüncelerle arenada kırmızı görmüş boğa gibi. 

Milli bir devletimiz var. Cumhurbaşkanlığı makamı devletin es geçeceği bir makam değildir. 

Anadolu'da bir söz vardır. "İti öldürene sürüt!" 
Devlet öyle bir ters köşe hareket çeker ki... 

İnsanlar anladığında inanın iş işten geçmiş olur.

Bizler ülkemize ve ülke insanlarımıza düşman değiliz. Biz 'A' partisi ya da 'B' partisi diye düşmanca hırs ve öfke beslemekten vazgeçelim.

Bizim şimdi, şu an, hemen birlik ve beraberliğe...

Kardeşçe kenetlenmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz.

Bizim bizden başka düşmanımız çok. 
'A' partisi de kaybetse, 'B' partisi de kaybetse...

Ülke üzerine dış güçlerin çok büyük planları var. Eğer o planlara her kim olur da ekmeklerine yağ sürerse emin olun o yağ sürenler de aynı acıyı yaşarlar ki...

Irak önümüzde, Suriye ortada...

Bu ülke insanın gidecek başka yeri yok. Bırakın gidecek yeri, bir çakıl taşı dahi göstermezler bize. 

Rabbimin uçsuz bucaksız gökyüzünde dahi bir karış yer vermezler.

O halde...
Bizim kenetlenme günümüz.
Bizim şu seçim döneminde yaşananları, konuşulanları ve bu gözlerin şahit olduklarını sadece kağıda da değil...
Kafalarımıza kazıyıp, gelecek kuşaklara anlatmamız şart.
Çünkü operasyon çok büyüktü ve aynı büyüklükte karşı operasyonla bertaraf edildi.