Advert
https://www.truvaedebiyatdergisi.com/files/uploads/user/79b32d0931a0e402c4bf9c2297caaec2-169e12fa629165d7a646.jpg
Abdulrahim Arslan
Advert

Pozitif Psikoloji ve Hedefleri

10-01-2023 18:12 789 kez okundu.

Pozitif Psikoloji, son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan terimlerden biri oldu. Ortaya çıkış sebeplerine baktığımızda, ABD ve Avrupa da 2000’li yıllarda, ardı arkası kesilmez bir şekilde devam ederek önlenemez bir hâl alan intihar vakalarının yanında, insanların merhametten yoksun davranışlar sergilemeleri nedeniyle, psikiyatristlerin kötülüğü tanımlayabilme yeteneğinin ölçülme ihtiyacının, zaruri bir hâle gelmesine bağlanabilir. 

Pozitif Psikolojinin ortaya çıkışına itenler nedenler, birtakım soruların ve sorunların cevaplanma ihtiyacından kaynaklıdır denebilir. Bu soru ve sorunlar insanların içerisinde bulundukları tüm olumsuz durumları ortaya koymaya çalışırken bir yandan da bu soru ve sorunlara çözümler aramayı amaçlamaktaydı. 

Öğrenilmiş çaresizliğin olduğu bir duygu halinin öğrenilebilir olması, Öğrenilmiş iyimserliğin de öğrenilebileceğini ve bu kavramın birçok sorunun da çözümü olabileceği umudunu doğurmuştu.

Pozitif Psikoloji, insanların doğru olarak kabul edilen yönleriyle ilgilenirken bir yandan da onlarda var olan erdemleri geliştirmeye odaklanmıştır.

Polyannacılık gibi görünse de özü itibariyle farklı amaçlara hizmet etmektedir. Bireylerde pozitif güçlendirme yaparak iyi oluş halinin devamlılığımı sağlamak temel hedeftir. Psikolojik rahatsızlıklara karşı, koruyucu önlemler almayı amaçlamaktadır.

Bundan dolayı asıl hedeflenen tedavi etmek değil, sorunun ortaya çıkmasına neden olan etmenlerin ortadan kaldırılmasıdır.

Bu önleyici tedbirler sonucunda bireyde psikolojik sağlamlık ve esneklik oluşturmayı amaçlar.

Olumsuz değer yargılarının yerine olumlu yargıları oturtarak Terapötik desteklerle beyindeki Nöroplastise’nin değişimi amaçlanır. Bunun yanında beynin ön bölgesinde yer alan Frontal Lob’un düzgün çalışmasını sağlar. 

Pozitif Psikolojiyle birlikte; Psikolojik Esneklik, Öğrenilmiş İyimserlik ve Otantik Mutluluk kavramları literatüre kazandırılmıştır.

Stresin düşman olmadığı, yok saymak yerine bireyin yararına dönüştürülmesi gerektiği fikri savunulur. Bu düşünceyle birlikte duygu yönetimi bilimsel bir kategori olarak karşımıza çıktığı görülmektedir.

Özellikle günümüz insanının yaşadığı ruhsal bunalımlar göz önünde bulundurulduğunda, henüz psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkmadan önlenebilmesi büyük önem taşımaktadır. Her ne kadar bu tamamiyle mümkün görünmese de böyle bir bakış açısının var olması ve bu yönde çalışmalar yapılması önemlidir.

Ülkemizde henüz yeni yeni bu kavram varlık göstermeye çalışsa da gelecekte çok daha geniş kitlelere hitap edeceğini ön görmek zor olmayacaktır.

Neler Söylendi?