Advert

Yağmurdaki Mahmut

Yazan: Gülçin Granit -YAĞMURDAKİ MAHMUT

ÖYKÜ - 25-01-2023 20:03 634 kez okundu.

Yağmurdaki Mahmut
Advert

YAĞMURDAKİ MAHMUT

Hava güzel, insanlar akın akın birazdan sahile gelir. Aşkını alan gelir… Yöre müziği çalan gelir. Çıkan gelir… Çıkar çıkar gelir… Kulaklıktan aşağıya sarkan uçlar, çok sesli ve ince kıvrımlar beni her zaman acıktırmış, ağzımı sulandırmıştır. Velakin yemek yiyecek takatim yok, sol yanım ağrıyor Tanrım!
Bana yardım edecek birini gönder. Acımı dindirecek çocuk gönder. İçindeki çocuğu katletmemiş birini gönder. Halimi yalnız o anlar. 

Dedim ya, bu sahile gelin diğerleri beni görmez. İnsanların bize simit atacak paraları dahi olmaz. Ellerinden simitleri alıp kaçtığımda olmuyor değil hani. Bak! Şimdi yine işim düştü. Göklerde fitlerce yükseğe çıkmayı, yeryüzüne inişler yapmayı, aşık olmayı, üremeyi ve denize kanatlarımı değdirmeden imza atmayı istiyorum, lütfen duy sesimi 

Tanrım!
Allı pullu balıkların hayali.. Bu mevsim balık yasağının bitmesiyle sevincim kursakta kanadımsa yerde kaldı, demiş miydim oltasını kapan aldı da geldi diye? Acemi çaylak, balık yerine sol kanadımı yakaladı can havliyle kendimi kıyıya zor attım. İşte şimdi can çekişiyorum. Sanırım bana bir çocuk yetmez. Bir de içindeki çocuğu koruyup gözetmiş biri olmalı. Of! Kanadım acıyor, acele et lütfen Tanrım!

Sahilin, Bürücek Yaylası gibi üfüren rüzgârında, etekleri savrulup duran 1960 yıllardan kalma şişman bir kadın ile fötr şapkalı ihtiyar bir delikanlı… Yeşilçam’dan fırlamış gibiler. Beni görmelerini ümit etsem de, başkasını görecek göz yok onlarda. ”Yüzlerinde, yalancı baharın devinimleri… Kadın, yasak aşkından bir buse alıp geçiyor. Bir adam köpeğini gezdiriyor.
“Aman Tanrım! Aklım yerinden oynuyor… Kafamı toprağın altına sokasım var. Korkuyor muyum ne?” Diğer kanadım sağlam kalsın istiyorum. 

Köpek, birkaç kere havladı ve bacağını kaldırdı, gerisi malum… Genç adam, sarı uzun saçlı kızı takip ederek, köpeği tasmasından çekerek oradan hızla uzaklaştı. “Dayanacak gücüm kalmadı Tanrım! Ömrümün sonu olmalı ?”
O da? İşte bana doğru gelen bir çift, tam da aradığım gibiler. Genç kız, bir kedi kadar hırçın Abdullah’ın gözlerinin en derinine bakarak; “Çok sinirliyim haberin olsun Abdullah! Damla evlenmiş, beni de nikâha çağırmadı, düşünebiliyor musun Abdullah… Seneye liseyi bitirip, biz de evleniyoruz ve Damla’yı da nikâha çağırmıyoruz.” Abdullah ıkına sıkıla sustu çaresiz… Abdullah âşık… Abdullah yaralı… Abdullah’ın yüzü uzun saçları arasında kayboluyor ve başını çevirir çevirmez beni görüyor.

Yağmur da beni görünce duruluyor. Şefkatin pembe tonlamasıyla, “Ay inanmıyorum! Abdullah! Zavallıcık… Bunun adı Mahmut olsun… Mahmut…” diyerek hemen beni oracıkta kucakladı. “Oh be sonunda beni de avuçlayan birileri de olmuştu.” Özür dilemeleri renkli balonlara benzetirim efendim.
Koskoca İstanbul… Ha bu yakada sakatlanmışım, ha diğer yakada, ne fark eder Allah aşkına… Beni Göztepe sahilinde buldular amma velakin; Anadolu yakası “Biz kuş tedavisi yapamıyoruz,” deyiverdi. Yağmur, Abdullah ile beni veterinere götürdü, dudak uçuklatan fiyatlar istenince tek çare Avrupa yakasında oturan Yağmur’un teyzesini arayıp, yardım istediler. 

Teyzesi Beylikdüzü Barınağını aradı .“Efendim, yeğenim, kanadı kırık bir martı buldu. Şimdi kutu içinde eve geliyorlar. Yardım eder misiniz lütfen!” “Peki, yeğeniniz kuşu nerede bulmuş bayan?” “Göztepe İskelesi’nde bulmuş.” “Olmaz! Bu kurallara aykırı işlem olur. Kuş, Anadolu yakasına ait biz bakamayız.” “Ama beyefendi, yeğenim vapurda iken kucağına düşmüş olsaydı denizi metreyle mi ölçecektiniz, el insaf, Tanrı aşkına. 

Bu gece idare ederiz ama yarın alın lütfen! İnanın bekleyemeyiz.” “Sakin olun bayan, yetkilere danışıyorum. Bekleyin lütfen.”
Gökyüzünden yedi tepeye melek gibi süzülürüm. 

Camileri, radarları ve köprüleri teğet geçerim. Gemilerle yarışırım, simit çalarım. Gökyüzünde bir yerlerde vurulmuşsam nereye düştüğümün ne önemi olabilir. Bir de beni yaralayan insansa. Hadi ama… Tam on dakika sonra “Orada mısınız bayan?” “Evet, buyurun lütfen." "Yetkililerle görüşüldü. Yaralı martıya yapmış olduğunuz yardımlarınızdan dolayı teşekkür ederiz. Yarın Beylikdüzü Barınağı’na getirmeniz halinde martı en kısa sürede tedavi edilecek ve sahile yakın bir yerde doğaya bırakılacaktır. Hiç endişeniz olmasın bayan." ”İşte bu! Yaşasın insanlık! Yaşasın Mahmut… 

Sabahın ilk saatlerinde teyze hanımla Yağmur beni, kedi çantasıyla, barınağa teslim etti. Müthiş sağanak vardı ama ben asla ıslanmadım.
Biliyorum merak ediyorsunuz fazla bekletmeden söyleyeyim. Yetkililer beni cok sevdi. Dokuz gün sonra beni sahile bıraktılar. Bembeyaz kanatlarımı rüzgara dogru bırakıp süzüldü. Sizin dünyanızda yaşayan insanlara minnet duyarken  sarp kayalıklara bana doğru gelen bir dişi martı gördüm. Havada aşkın kokusu vardı.

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Bir Fotoğraf Anısı / Özlem Tarı

Bir Fotoğraf Anısı / Özlem Tarı

17-04-2024 - ÖYKÜ

Muştu / İbrahim Şaşma

Muştu / İbrahim Şaşma

16-04-2024 - ÖYKÜ