KIZIL RUJ
Belirsiz aşklar serpiştirilmiş gözlerin ucuna
Yüreğin derdi ağır.
Acılar kundağa sokulurken,
Kahrolası meşguliyetler tenden yana.
Bitmiyor gözyaşları,
Dinmiyor gönül sancıları.
Ateş üzerine yazılmış hikayelerde
Yutkunulan kelimelerden hiç bir eser yok.
Mermerden yontu,
Tuvale düşen kızıl ruj,
Dere kenarında ki söğüt bedenine kazınmış kalp.
Kalkmalı mı?
Acılar kundakta büyüyor.
Ruhunu adamış bedenlerin
saklambaç oyununda,
Ebe olmanın çaresizlizliği
Ve
Bulunamama isteğinin,
Bulunma üzerine yazılmış şiirlerle yaptığı
gizli işbirliği.
Kundağa sardığın
acılar yavaş yavaş büyüyecek.
Önlenemez buluşmaların arifesinde,
Bilmediğin gibi seveceksin.
Sandığından da ağır gelecek
kuru soğuğun göğsüne tokat attığı
kusursuz geceler.
Öğreneceksin.
Bir başka bedeli ödeyeceksin.
Etiketi gizlenmiş aşklar yeniden şekillenecek
yakarıyla kaldırdığın avuçlarında.
Dualarının arasına gizlenmiş sitemler
Mahçup başkaldırıların,
Bir tomar beddua olacak da
Bedelsiz satılacak eskici tezgahında.
En çok kimi sevmiştin.
En çok kim sevmişti seni.
En son hangi göz ren boğulmuştun.
Sahi,
En çok kim tanıyor seni.