DENEME
Giriş Tarihi : 30-05-2023 20:43

Kızdırmak / Mehmet Şahan

Yazan: Mehmet Şahan -KIZDIRMAK

Kızdırmak / Mehmet Şahan

KIZDIRMAK

Çocuklarımıza karşı bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız yanlışlardan biri de onları kızdırmaktır. Sebebi her ne olursa olsun eğitim sürecindeki çocuklarımızın kızdırılması onların eğitiminde olumsuz anlamda çok önemli bir sorundur.

Kızgınlık; bir diğer adı öfke hali, büyük ya da küçük her insanda düşünebilme, yargılayabilme, ayırt edebilme, doğruyu görebilme gibi özellikleri yok eder.
Kızgın olan insan aklını doğru kullanamaz. Öfke, her zaman aklın önüne geçer.

Bu durumda olan bir kişi tüm iş ve eylemlerinde, söz ve davranışlarında akıl ve mantığını kullanarak değil; nefsinin egemen olduğu duyguları ile hareket eder, vereceği kararlarda da bu öfke hali hâkim olur. Dolayısı ile verdiği ve vereceği her karar, yapacağı her davranış beraberinde telafisi olmayan yanlışları da birlikte doğurur.

Öfkeyle yapılan her iş bir yanlışı ve birçok hatayı içinde barındırır. Her anlamda telafisi güç kayıplara ve zararlara sebep olur. İnsanın yapısında etkiye karşı tepki yaratma duygusu vardır. Önce verilen görevi almama, yapmama, reddetme gibi tepkiler vermeye başlar daha sonraları da tamamen karşı çıkmaya, asi davranmaya kadar devam eder.

Yani, kediyi sıkıştırırsanız yüzünüzü tırmalar.
Ayrıca kızgın olan birey kendisini dış dünyaya tamamen kapatır. Çevresindekileri ne duyar, ne işitir, ne de görür. Siz istediğiniz kadar çaba sarf edin, ne kadar uğraşırsanız uğraşın kızgın olan birey sizi duysa duymazdan, görse de görmezden gelir. Göstereceğiniz tüm gayret ve çabalarınız boşa gider.

İşte bu çerçevede yatıştırıcı ve sakinleştirici olunmalı, yapmak ya da yaptırmak istediğimiz davranışı gerekirse ertelemeli, çocuğun sakin anı kollanmalıdır. Bu süre zarfında çocuk boş bırakılmamalı, onun ilgi ve isteği doğrultusunda etkinliklerle zamanı değerlendirilmelidir.

İnsan eğitimi anlık bir iş değil, çok uzun soluklu bir süreç gerektirir. Eğitim çalışmaları ile ilgili planlamanın uygun zamana yayılarak yapılması gerekir.

Uygun zaman ve ortam oluştuğunda da vermek istediğimiz ders veya kazandırmak istediğimiz davranış çocukta merak uyandıracak teknik ve yöntemlerle çocuğun ilgisi ve isteği sağlanarak uygulanmalıdır.

Bunları yaparken panik olmadan, acele etmeden, sabırla ve istikrarla çalışmalar sürdürülmeli; vakitsiz ve uygun olmayan anlarda ısrarcı olunarak çocuklarımızın eğitimi aceleye kurban edilmemelidir.

Çocuğun size olan güveninin, ona olan sevginiz ve saygınız ile doğru orantılı olduğu unutulmamalı; şüpheye yer vermeyecek şekilde öncelikle bu güven sağlanmalıdır.

Tüm çalışmalarımız bu güven ve sevgi esasına dayanarak oluşturulacak ortamda devam ettirilmelidir.

Güven ve sevgi ortamının olmadığı yerde insanı hatta kendi çocuğunuzu dahi kendinize bağlamanız imkânsız değilse de çok zordur.

Her sorunun çözümünde olduğu gibi burada da “sevgi, saygı ve güven” merkezli bir çalışma süreci olmalıdır.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi