HİÇ KİMSE BİLMESİN
yarılayıp yolu inersin patikadan
limon ağaçları ve sazlıklar arasından
dokunursun el değmemiş çiçeklere
yaralar yüreğini saf çiçekler
kuşların kanat sesleri seni sevdalı
bir buluta, eski günlere götürür.
İç çekişleriyle anarsın güzel günleri
rüzgarda salınırken sedir ağaçları
süzülür havada yalnızlık kuşları
aydınlık tepeler, orman, ıssızlıklar
bildik tanıdık tüm sesler
çıplak yollar hep aynı, dikenli, sarp.
mutsuz dönüşlerde mor güvercinler
bozar büyülü sevinci
yolunu şaşırmış şaşkın yolcu
sırtında taşır dünyanın yükünü
yalnız bırakılmışlık ağır koyar insana.
hava puslu, kurşun gibi ağır
az sonra yağacak yağmur
sakın bir ağaç altına gizlenme
ağaçlar yıldırım çeker, yanarsın.
yamalı bir çıkında azığın, ye yiyeceğini
sonra suyundan iç nazlı bir pınarın
bir ateş yak bir kuytuda,
ağaçlara sıçramasın, yakma ormanı.
ateş yalazlanırken kızıl alevlere
uzat ellerini ateşe ısınsınlar
mavi bir uykuda uyu uykularını
dalıp renkli hülyalara geçmişi hatırla
dönüp geriye baktığında
hazırla kendini ulu bir yolculuğa
ve yit derinliğinde ormanın
yaşadığını hiç kimse bilmesin.