ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 12-09-2023 19:27   Güncelleme : 12-09-2023 19:35

Bir Metre Kare / Aydın Hanzala

Yazan: Aydın Hanzala -BİR METRE KARE

Bir Metre Kare / Aydın Hanzala

BİR METRE KARE

Nahit, her zamanki gibi bağdaş kurarak yere otururdu. Kül tablasını önüne çekti, cebinden tütün tabakasını çıkardı ve zarifçe sigarasını sardı. Mırrasını(acı kahvesini) önce derinden kokladı sonra yudumlamaya başladı.
Ardından sigarasını yaktı ve derin bir nefes çekti...

Nahit mırrayı çok severdi, her fırsatta içerdi. Yine mırra içerken elindeki fincana baktı ve "ne kadar küçük bir fincan, fincanın küçüklüğü yetmezmiş gibi bir de iki damla mırra koyup verdiler mi sinir oluyorum" dedi.

Sigarasını içtikten sonra aklına bir şeyler takıldı, birden ayağa kalktı, sağına soluna baktı bir şey bulamadı. Mutfağa gitti aradığı şeyi yine bulamadı. Evi alt üst etti ama aradığı şeyi bulamadı. Kendi odasına geçti, çekmeceleri, kutuları kurcalamaya başladı yine bulamadı.
Sonra odanın en arka köşesinde bir çantaya takıldı gözleri, yaklaştı çantayı eline aldı hemen açtı içinde neler yok ki?

Tutup çantayı yere boşalttı ve aradığı şey birden gözüne çarptı. "İşte burdasın, sonunda yakaladım seni." dedi. Metreyi aldığı gibi oturduğu yere gitti. Yeniden bağdaş kurup oturdu, sonra oturduğu yeri ölçmeye başladı.
Bir metre kare alanı bile kaplamıyordu oturduğu yer.
Hayretle baktı kendine ve oturduğu yere,
"Vay be ne kadar küçük bir yer kaplıyormuşum" dedi.

Birden irkildi, hemen kendini dışarı attı, parka doğru ilerlerken ufka baktı, bütün ufuk görünüyordu gözlerine. Hayreti biraz daha arttı, "oturduğum yer bir metre kare, gördüğüm yer ise sonsuz ufuk..."

"Beden ve düşünce, toprak ve mana, et yığını ve anlam bu olsa gerek" diye düşünmeye başladı.

Parka yetişti, en sakin yerde kendini serin esen rüzgâra bıraktı ve hayaller kurmaya başladı.

Nahit hayal kurmayı çok seviyordu. Hayal kurmak onu dinlendiriyor, sakinleştiriyordu.

Parkta otururken yine gözlerini ufka doğru dikti, uzunca baktı, düşüncelere daldı…
“İnsan bir metre kare yere ait olamaz. Hayır biz buraya ait değiliz, buraya ait gibi yaşamamalıyız...”

Zira gözlerimiz, düşüncelerimiz, ruhumuz sonsuzluğa uzanırken, nasıl olurdu bedenimiz olan et yığınına esir olarak kendimizi buraya mahkum ederiz?" diye söylendi kendi kendine.

Sonra hayallere daldı, en sevdiği şeylerden biriydi hayal kurmak. Güzel bir dünya tasavvur etti. “Ancak güzel bir dünya güzel insanlarla gerçekleşebilir.” dedi.

Bu hayal canını acıttı çünkü dünya hızla çirkinleşmeye devam ediyordu, gidişat hiç iyi değildi...
Sonra başka hayaller kurmaya başladı.
Ve şöyle dedi kendi kendine: 
"Başlamak için iyi bir insan olmak zorunda değilsin. Ama iyi bir insan olmak için başlamak zorundasın"

***

Not: son iki satır alıntıdır.

Editör: Dilek Tuna Memişoğlu 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi