BİR KİTAP: SARI DUVAR KÂĞIDI / CHARLOTTE PERKINS GILMAN
İlginç bir kitapla herkese merhaba.
Kitabın içinde birden fazla novella olsa da ilgimi daha çok kitaba adını veren hikâye çekti diyebilirim. Okumayı bitirdikten sonra bir süre nasıl bir yorum yazabilirim diye düşündüm, zorlandım.
Kitabın aslında yazarın kendi yaşam hikâyesi olduğu da bir gerçek.
Kitabın kahramanı yeni evli Jane, doğum yapıp anne olduktan sonra depresyona girer. Gerek doktoru ve gerekse doktor olan eşi bu durumunu pek ciddiye almazlar (Aslında 1800’lü yıllarda böyle ruhsal sıkıntıların pek ciddiye alınmadığı ifade edilmektedir.)
Doktoru ve eşi, Jane'nin ortam değiştirmesinin ona iyi geleceğini düşünerek başka bir şehirde üç aylığına eski bir konak kiralarlar. Konağın yatak odasının eski ve yer yer yırtılmış sarı duvar kâğıdı, Jane'nin takıntısı haline gelir. O kâğıt zamanla uykularını kaçırır.
Kâğıda baktıkça neler görmez, gözünde neler canlanmaz ki? Özellikle yırtık kısmını sürünmekte olan hapis kalmış bir kadına benzetir. Psikolojisi iyice bozulur. Doktoru, yazmaması ve düşünmemesini söylese de kahramanımız duygu ve düşüncelerini gizlice yazar. Sonunda bir gün o yırtık ve sallanan kâğıdın ucunu tutup, çekip çıkarır. Kadın silüeti artık görünmez olur. Böylece kadını, hapis hayatından ve sürünmekten kurtarmıştır.
Bu kitaba, psikiyatr ve psikologların çok ilgi gösterdiği söylenir. Aslında Jane'in, duvar kâğıdında gördüğü hapsolmuş ve sürünen kadın, o dönemde kadın hakları açısından kadınların ve kendisinin içinde bulunduğu ağır ve katı yaşam koşullarıdır. Sonunda düşünerek, yazarak ve hayata geçirdiği eylemlerle, kadını özgürleştirirken kendi de her şeye ve herkese rağmen özgürleşmiştir.
Güzel ve düşündürücü bir kitap olduğunu düşünüyorum, tavsiye ederim.