BEKLENEN AŞK
Sanki gelecek gibi gitmişti,
Beyaz bir güvercinin kanadına bağlanmış bir dilekti.
Dönüp dolaşıp tekrar geri gelecekti.
Gökyüzündeki yıldızlar gibi kaydı, gitti.
Bir kere gitti, bir daha da hiç gelmedi.
Sanki son yolculuğuna çıkmış bir gurbet treni idi.
Hani, her geceden sonra gündüz mutlaka gelirdi?
Ben neden karanlıktayım o zaman?
O benim hem gecem hem de güneşimdi.
O benim her işim o benim her şeyimdi.
O bende yaşanacak dört mevsimdi.
O benim ile yaşlanacak gönül eşimdi.
Diken de batar yüreğime şimdi.
Gece tetikte bekler yakmak için canımın içini.
Uyku firar eder, gider iken çeker efkarın pimini...
Çiğ damlası ıslatır saçlarımın telini.
Hani olmayacaktı sonumuz diğerleri gibi?
Bizim hikâyemiz mutlu sona çevrilecek bir filmdi.
Sadece mutlu olacaktık; hani, ağlamak eskidendi?
Hani aşk da bize hak verecekti?
Mutlu sonla biten gerçek bir aşk var mıydı?
Bunu bile bile inanmak aşk değil, ahmaklıktı,
Ama aşk da yaşanabilecek en güzel sakarlıktı.
Bir çok insanın bilmediği bir duyguyu tatmaktı.
Aşk diğerlerinden farklı olmaktı.
Peki farklı olmak bu kadar çile çekmeye değer miydi?
Değerdi be!
Aşk zaten, gece oynanan körebe!
Âşığın gözleri bağlı, diğerleri zaten her zaman karanlık yerde...