ŞİİR
Giriş Tarihi : 25-10-2024 17:22   Güncelleme : 25-10-2024 19:47

Arif’im / İbrahim Yetkindağ

İbrahim Yetkindağ -ARİF’İM

Arif’im / İbrahim Yetkindağ

ARİF'İM

Heey 
Oturduğu yerden dünyayı kurtaranlar
Hele bir kulak verin
Dinleyin 
Size anlatacaklarım var
Bilir misiniz
Kucağımda ne aslanlar yatar
Ağrı
Nemrut
Munzur
Süphan
Cudi 
Üfler acı acı nefeslerini
Yakar kavurur 
Ateşler içinde tüm benliğimi
Aklımda 
Zıvanadan fırlamış
Şirazesi bozulmuş
Kanırta kanırta 
En delisinde kaşınmış 
Kan revan içinde bitik
Zincirlerinden kopmuş
Kiymetli soruların yokuşlarında
Yitik cevapların izlerinde
Sırtımı dayadığım 
Yorgun kayalıklarda
Serçe ürkekliğinde gecikmiş
Menzilsiz sabahlarda
Kemirir beynimi buz gibi ayazlar

Hiç ısınmadı içimiz
Üşüyorum
Üşüyorum 
Zemheri kaçkını dağ yellerinde 
Savurur her yana bedenimi
Küllerimde
Zehirli bir akrep gibi
Sanki sokmuş sineme ellerini
Sıkar da sıkar ruhumu
Parmak uçlarında saplanmış
Kör bir bıçak gibi
Her nefes alışımda
Hâlâ ciğerime batar 
Kar kaplamış diyarlarda
Buza kesmiş 
Aslanların altın saçlı yeleleri

Sayamadım kaç zaman oldu
Topladım yerlere düşmüş 
Güllere hasret çileli bülbülleri
Sırtıma vurduğum güneşlerde
Bir bilsen
Kaç ömür soldu 
Çek bırak
Çek bırak
Ben bıraktım 
Bırakmadı peşimi 
Bir türlü bitmedi 
Taşları yastık ettiğim
Derin uykuların 
Kilitli gardroplarında 
Saklanmış bir öcü gibi
Çıkmaz karabasan girdaplarında 
Çökmüş
Göğsümün çeperine 
Bırakmaz
Bir an bile
Tutar beni
Nefes nefese
Kan ter içinde 
Korkulu kâbuslarda sahipsiz
Münzevi bir çığlık gibi
Hâlâ 
Bıkmadı
Vazgeçmedi benden
İçimde doldur doldur boşaltların 
Kesilmedi bir türlü
Çıldırtan ayak sesleri

Bir uçurumun kenarından
Uçsuz bucaksız koyaklarda 
Tutuşturdum ateş böcekleriyle 
Yaktım kalbimin her zerresini
Kül ettim sevdiklerime
Sağır mı olmuş tüm sultanlar
Göz gözü görmez bu gecede
Umursamaz bizi hiç kimse 
Adım başı her destanda
Bildiğim tüm lügatlarda
Lâl olmuş sanki tüm diller 
Çıkmaz solukları 
Tek/bir hecede bile

Vay senin
Vurdum duymaz ülkem benim
Yokmu lan
Yok mu
Kimsecikler görmez izimizi
Ufku yırtan izli mermiler gibi
Şu cennet vatana gözünü kırpmadan
Düşüp toprağa 
Seve seve
Feda olan canları
Yoksa kıyamet mi koptu da
Öldü mü herkes
Aah ah yok mu lan
Yok mu 
Bunca olup biteni bir yazan
Merkep yükünce 
Bu kadar kelâmlarda
Bir deyin hele
Bir deyin 
Kim yazdı da
Mürekkepler tükendi

Hiç ama
Hiç kimse sormadı hâlımızı
El ne yapsın 
Kör topal babamızı
Görmedi alnımızdaki 
Âlımızda
Bir yıldız gibi parlayan
Kefenlere sarılı akımızı
İçerim kaynar
İçerim kazan
Kaynar içerim kazan kazan 
Kaynar kaynar içerim 
Bilmem
Hangi soysuz attı bu nârı ateşi
Erinme beyim
Bir yol koltuğuna yaslan
Gömül yumuşacık minderlere
İncitmeden kendini 
Elini
Eteğini
Kaldır şu bizi bilmez serini 
Bir göğe bak
Bak işte gördün mü
Duman duman feryadım arşa erişti
Yanar 
Gözlerime batan saman yollarında 
Ağıtlarımın kıyısına vura vura
Tüter gider şu ömrüm

Uçuşur
Gözlerimde kelebekler 
Alev alev 
Dinmez 
Bitip tükenmez
Hem sağır 
Hem de dilsiz 
Laftan anlamaz 
Bilsen ne merhametsiz 
Bir cehennem kaynar ki
Fokurdar kanım 
Damarlarımda sızlar
Avaz avaz çıldırtan sızılar
Yeter be yeter 
Yeter artık
Baksana
İçerim sanki Arasat  Meydanı
Bir ananın evlatları gibi
Türk’ü Kürd’ü Arap’ı Laz’ı
Zaza’sı Çerkez’i
Nereye lan nereye 
Görmüyor musunuz
Çıkarın 
Atın şu at gözlüklerinizi
Yırtıp fırlatın 
Okuduğunuz tüm sözcüklerinizi
Diyecek bir şeyim kalmadı
Tükendi kelimelerim
Bu elleri öpülesi yiğitlerin
Farkına varın artık

Yüreğim aslan mezarlığı
Koyacak yerim kalmadı
Sıkılı bir yumruk gibi boğazımda 
Bir dokunsan bağrıma
Taa şurama geldi
Şimdi sıkar bedenimi
Genişler kabuklarım evren gibi
Vurur şâvkında
Şah damarım kabar kabar
Kanlı gözyaşlarım Fırat gibi
Akar dolunaylı tepelerden
Kayar
Yıldız yıldız
Boğulur gider
Gözlerimde yakamozlar
Ağlarsa anam ağlar
Gerisi yalan ağlar

Bu vefasızlığın çarmıhında
Cefalara dağlanmış halıma
Dağlar dayanmaz feryadıma
Acır
Yerlere kadar iner zühre
Siler gözyaşlarımı bu dağlarda
Utanmadan
Usanmadan
Sıkılmadan
Her gece
Işığında
Öper alnımdan
Gözyaşlarım
Parlar
Pırıl pırıl
Bir tarla faresinin gözlerinde 
Çakar
Dörtnala koşan atların
Nallarından sıçrayan şimşekler
Cirit oynar benimle
Bu velveleci gecede

Şimdi
İstanbul’dan uzakta 
Boğaza karşı 
Bir kahve tüter burnumda
Kıbrıs Radyosu’nda Orhan Baba
Dilimde küflenmiş 
Eski bir acı yara
Yarar sinemi bu dağ başında

Kurşun gibi ağır gecede
Bir mermi gibi
Düşer aklıma 
Yanarım
Kanarım
Arif bir serde 
Bilge bir hiçliğe
Aah ulan ah
Ay doğmadan
Yetişseydin
Adam olsaydın
İlk atımda
Beni vursaydın
Bıraksaydın da
Ben
Ölseydim
Bu kahpe gecede

Dilimin ucunda bir damla kan
Kim ulan kim 
Kim
Artık kim durdurabilir ki 
İçerimde kopan kıyameti
Saydırırım şarjörleri 
Gözüne gözüne
Cudi’nin tepesine düzüne 
Yağarım sağanak sağanak 
Taşına toprağına çimenine

Bir gece vakti bu dağ başında
Anadan ayrı
Babadan ayrı
Yardan ayrı 
Ayrılığa söz kesmişim
Gayrı önce vatan 
Bayrak deyiverip
Sarmışım taşını toprağını
Düğün etmişim
Çaldırmışım çifte çifte davulları
Sırtımızı birbirimize teslim etmişiz 
Bir ağacın gövdesine bağlı dallarda
Şu gökkuşağı renkleri altında
Kardeş gibi
Bağdaş kurup şu yer soframızda 
Dudaklarımın kıyısına vurmuş
Çamurlu izlerimde
Kanlı çizmelerimde durulmuşum

Durmuş
Hayatım
Pıhtılaşmış bir damla kan gölünde
Can çekişen 
Boynu bükük gelincik yapraklarının
Karasında
On altı kör kurşun hârında
Kapkara yazgıların 
Kıyılarında
Boğulmuş
Eremeden daha yazlara
Kırılmış goncalarım
Henüz daha baharında 
Açmadan solmuş bir çiçek gibi
Sapsarı sonbahar yapraklarında
Kurumuş gitmiş
Çürümüş simsiyah sağ yanımda
Aah kalbim 
Parça parça 
Altı kırık kaburgamın altında 
Yaralı kalbim
Uzayıp giden
Perde perde 
Platin suretlerde 
İğneli beşik sedyelerde
Kanter içinde
Ölüm uykuların zirvelerinde 
Cebelleşirken ve
Yeni yetme amansız bir vakitte
Zamansız saatlerde
Yâr
Yardan bırakmış beni
Düşmüşüm
Yaradan tutmuş beni
Bir varmış  
Bir yokmuş
Düşmüşüm meğer
Düşlerden
Terki diyar papatyaların
Vefasızlığında
Dağ yellerinin sırtına tünemiş 
Çakal seslerinde
Cırcır böceklerinin şarkılarında 
Düşen her yaprağın feryadı figanında
Ağlar durur
Eli kolu bağlı çaresiz tüm fallar
Bir kılıç gibi
Dikilmişim 
Dünya cadısının karşısına
Yürü lan demişim yürü
İt ürür kervan yürür
Yürü

Gecenin karanlığında
Yurdumdan uzakta
Irak bir diyarda
Çakal sürüsü
Sırtlan takımı çemberinde
Ateşler altında
Şen bir kahkaha da dizilmiş inci gibi
Vatan toprağımın gülen yüzünde
Durmaz
Yürür kara gece 
Yürür üstümüze
Bürür 
Kara kara sürmeleri bedenimizi
Bir mil gibi çekilen gözlerimizde

Göklerden damla damla 
Nurlar düşüyor yerlere
Gördün mü
Bak 
Arzda 
Otuz iki cennet namzeti
Heybetleri
Sanki Hamza gibi  
Yürür 
Sanki bedrin aslanları 
Tutar sıkar ümüğünden
Tükürür
Ölümün arlanmaz kahpe yüzüne
Titrer durur 
Bir kayanın dibine sinmiş korku

Ey toprak yüreğini kabart
Ey dağ eğ başını
Ey taş yuvarlan utancından

Heey hey bak nasıl da
Kıskanır gökte melekler
Muhammed’in askerleri geliyor
Allah der kalkar
Allah der yürür Ömer’im
Allah der düşer toprağa Arif’im
Alır sırtlarına kara kara taşları
Değmesin diye ayaklarına 
Hepsi daha yirmisinde
Cennete giden bu kutlu yolda
Rahman’ın merhametince
Yol verir karıncalar
Yol verir mehmetime

Bir şey olacak
Biliyorum 
Bir şey olacak
Bak 
Ömer tedirgin 
Bir Allah de bee
Ne olacaksa olsun
Bir avuç çapulcuya mı
Meydanı bırakacak
Muhammed’in ordusu
Kefenleri giyinmiş
Ceplerinde son mektupların
Kurumuş kanlı mürekkepleri
Alıp eline hiç okudun mu
Sürdün mü yüzüne
Bilir misiniz
Düğüne gider gibi güler
Gider güler ölüme
Başımız duman duman
Biz otuz iki adam 
Adam gibi adam

Emir demiri keser
Her şey vatan için
Bayrak için
Sana canım feda deyip
Düştük yola
Önümüzde bir köpeğin köpeği
İndik vadiye geçtik pozakiyi 
Karşımızda 
Kelga 
İkiz Kızlar Tepesi
Aklımda
Arif
Onun aklında yâr
Yârin adı can
Can
Sevcan

Arif
Arif 
Arif’im
Sana şifa olacak
Yok be aslan parçası
Yok
Ama
Yok hiç bir tarifim
Bir bilsen ne çaresizim
Gözlerimdeki topraklara
Sulanmış boydan boya
Kanlı izlerime basa basa
Hiçliğe mi gözünü açacak 
Dedi
Günahsız bebeğim
Aah bebeğim ah 
Sen
Hiç değilsin 
Her şeyimsin
Minik avuçlarında tuttuğun izler
Babamın vebali 
Yol uzun
Gece yorgun
Yorgun gecede
Bekler
Salyası dizinde 
Bilmem kimin iti
Kahpe pusularda 
Sanki
Bir cehennem zebanisi
Köpek hırlıyor
Duydunuz mu
Ömer dedi bu bir tuzak
Diyarı ırakta
Çöreklenmiş 
Sinsi bir yılan
Adı batasıca
Adı Abdülrezzak
Suriyeli bir Arap Yahudisi
Tim dikkatli eli tetikte
Tim cennetin aralık kapısında
Kara gecenin bedeninde 
Yürüyoruz
En önde ben
Sırtımız Arif’e emanet
Güneşin önünde 
Eriyen
Aciz bir kardan adam değil 
Boyu heybetli
Nar yürekli
Adam gibi adam
Kesiyor bizi bir kahpe
Sureti nadan

Sıkıyor 
Sıkıyor gece beni
Sıkıyor ruhum bedenimi
Bu yüzden
Bu yüzden ben
Palaska takmam laan
Bu ne sessizlik
Kimin bu densizlik 
Susmak dilsiz şeytan işi
Edepsiz
Edepsiz
Susmayın konuşun nedir
Niye bütün bu olanlar
Anlatın
Ne oluyor lan
Ne oluyor
Ne 
Ne
Ne oluyor lan
Ne

Mehmetçiklerimize 
Polisimize, ve bütün güvenlik teşkilatı
Mensuplarına 

 

EditörEditör